PHILIP H. GORDON ve ÖMER TAŞPINAR
Ortak düşman yokluğu, ortak çıkar
belirleme konusunda zorluk doğurmaya başladı. Bugün her ne kadar terörizm ortak
düşman olarak kabul edilse de, Ankara ve Washinton teörizm deyince farklı
şeyler algılıyorlar. Türkiye için teörizm meselesi etnik ve bölücü nitelikteki
PKK Oluşumuna odaklanmış. Amerikanın teörizm algılaması ise radikal İslam
üzerine kurulu.
Türkiyede
Zıtlıklar:
Cumhuriyet’in ilk yılları
Laiklik---- İslam
Soğuk Savaş
Sol-Terör----------Sağ-Türklük
Sopuk savaş sonrası Laiklik-----İslam
Türkiye’nin
laiklik konusunda ABD’ye olan kırgınlığı 11 Eylül terör saldırısı sonrasında Amerika’nın Türkiye’yi
İslam dünyası çin başarılı bir “model” olarak göstermesiyle başladı.
Türkiye’de
bir kesime göre Ergenekon operasyonu Avrasyacı-ulusalcı kadroların ABD yanlısı
“ılımlı İslam” tarafından tasfiyesi anlamına geliyor. Muhafazakar kesim ise
Ergenekon yapılanmasına Türk ulusalcıların ve Amerikalı neokonların Ak Parti’yi
devirme planı olarak baktılar. Bu iki zıt bakış açısı en azından bir konuda
anlaşıyor: Her taşın altında hep Washinton var.
Bir
zamanlar doğuya yönelen İslamcılar şu anda Avrupa ve Birleşik Devletler ile
sıkı bağların korunması ile daha ilgili taraf iken, bir zamanlar Batı’ya
yönelen Kemalist elit, Türkiye’nin Batı ile sıkı bağlarının değerini
sorgulamaktadır.
Atatürk’ün
Kemalizm olarak bilinen ideolojisi, birincisi radikal laiklik
olmak üzere üç temel sacayağına dayanmaktaydı.
Osmanlı paişahları
sık sık İslam şeriatını alanının dışına taşan ve dini olmaktan ziyade politik
ilkeler üzerinde temellenen kanunlar vazederdi. İslam ile Osmanlı
İmparatorluğu’nun politik ve milli çıkarları çatıştığında padişahlar devleti
tercih ederlerdi.
Devlet ve dini resmi olarak ayırmak (Fransa’nın 1905’te
yaptığı gibi)yerine, çağdaş Türkiye, dini vazifelerin yerine geitrilmesi
tekeleine alarak ve din görevlilerini devlet bürokrasisine dahil ederek dini daha etkin biçimde kontrol
etmeyi amaçladı.
Kemalizmin
ikinci sacayağı asimilasyoncu milliyetçilikti.
Kemalizmin
üçüncü sacayağı Atatürk’ün Türkiye cumhuriyetini Modern , batılı, jeopolitlk
olarak Batıya bağlanmış bir ülkeye
dönüştürme kararlılığıydı.
Soğuk
savaş süresince üç kez – 1960 1971 vr
180 de olmak üzere – sivil hükümetleri
devirdi ve her seferinde yalnızca kamu düzenini yeniden tesis edecek kadar idarede kaldı. 1960
darbesi ile Anadolu daki çevreyi temsil eden muhafazakar bir hareket olan ve
1950 ile 1960 arasında yapılan tüm serbest seçimleri kolaylıkla kazanmış olan
Demokrat Parti devrildi. Devrik başbakan Adnan Menderes ölüm cezasına
çarptırıldıve anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs
suçundan idam edildi. 1971 ve 1980 darbeleri yoğun sol karşıtı eğilimler
taşımaktaydı ve bilhassa 1980 darbesi geçici olmakla birlikte Kürt ve sol muhalefeti şiddetle bastırdı.
1984
yılında vaktiyle kominist bir Kürt hareketi olan ve bölgede güçlü bir takipci
listesi olan PKK ayrılıkcı bit terörist kalkışmaya girişti. Askeri idarecilerin
benimsediği devlet kontrolündeki İslam’ı seferber etmek yöntemi de kendi
sonuçlarını üretti. Sol görüşlü öğrenci nüfusunu dengeleyip depolitize etmek
amacıyla generaller Diyanet İşleri Başkanlığının bitçesini artırdı, ülke
çapında İmam Hatip
Aslında bazı radikal demeçlerini
bir kenara bırakırsak Refah Partisi ve Başbakan Necmettin Erbakan Türkiyenin
laik yapısının temel prensiplerine meydan okumamistir.
1997 de Erbakana yapilan darbenin buyuk ve beklenmedik
sonuçları oldu. Bu sayede Türkiye deki İslamcılar ciddi anlamda vicdan
muhasebesi yaparak ;nesil ve ideolojik olarak bir kopuşun ortaya çıkmasına on
ayak oldu. Refah partisinin üyeleri Erdoğan ve Gül gibi pragmatik genç liderler laik düzene ne
ölçüde meydan okuyabilen eklerini idrak ettiler.
2007 yılının ilkbaharında Nokta
dergisi 2004 te Kıbrıs meselesi yüzünden gerçekleşecek askeri darbenin
Genelkurmay daki fikir ayrılıkları sayesinde atlatildigini ileri surdu.
Bazı komşularının aksine Türkiye
hicbir zaman Amerika da güçlü bir etnik lobinin varlığından faydalanamadi.
2007 seçimleri öncesinde Kemalistler
ve AKP boğuşurken iki tarafda Amerika yı en çok değer verdiği ilkeleri imtina
etmekle suçluyordu: Kemalistler için LAİKLİK AKP için ise DEMOKRASİ.
Çoğu avrupali nin nazarında
Türkiye adaylık vasfını taşıyabilmek için açıkça çok büyük( Almanya hariç tüm
AB üyesi ülkelerden daha büyük bir nüfusla) çok büyük ,(AB ortalamasının üçte
birinden az kişi başına GSYİH ile) çok fakir ve ( yüzde 99 müslüman nüfus ile)
çok farklıydı.
Türkiye tek bütünsel bir
kategoriye indirgenemeyecek çoklu bölgesel kimlikleri olan merkezi bir ülke
konumundadır.
Turkiyenin Avrupa istiyaki onu
Rusyaya yaklaştırmıştır. Her iki ülkede kendilerine ikinci sınıf devlet
muamelesinde bulunulduğunu hissettikleri AB karşısında hayal kırıklığı
duymaktadır. Her ikisinde AB bin onları önemli imparatorluk geçmişine ve
Ortadoğu ve Avrasya da emperyal rollere sahip büyük avrupalı güçler olarak
tanıyıp saygı göstermesini istemektedir. Pek çok yönden Rusya ve Türkiye
devletlerinin imparatorluk gelenekleri paralel bir uyanis gecirmektedir.
Gazeteci Fikret Bila nin Turkiye
nin son donem askeri liderleriyle yapilan röportajlardan oluşan KOMUTANLAR
CEPHESİ adlı kitabina gore generallerin çoğu Turkiyenin kurtleri bastırmak için
güce başvurmuş olmasinin PKK nin isine geldiği sonucuna varmışlardır.
Hoşgörülü liberal demokrasi
radikal İslam’ım en iyi panzehiridir.
Türkiye geniş petrol ve doğalgaz
kaynakları olmadığı için kendini şanslı sayabilir. Enerji zenginliği
Ortadoğu’da demokrasi ve kapitalizm hedeflerini felç eden bir bela
olabilmektedir.
Örgütün(ERGENEKON) -soğuk savaş
döneminde kurulan ve varlık sebebi bir NATO ülkesinin işgali durumunda
Sovyetler’e karşı mücadele etmek olan, fakat yasadışı faaliyetlerde de bulunmuş
olan kanun kapsamı dışındaki örgütlerden doğan bir uzantı – 1990lardan beri
gerçekleşen pek çok faili meçhul cinayet ve terörist faaliyetten de sorumlu
olduğu anlaşılmaktadır.
AB ve ABD’nin Türkiye’yi Kazanma Yolları
ü
Türkiye ve Kürtler arasında bir “Büyük
Pazarlık”ın teşvik edilmesi
ü
Türkiye’de L,beralizm ve Demokrasinin desteklenmesi
ü
Türkiye’nin AB üyeliğinin Taahhüdünün
Yenilenmesi
ü
Ermenistan ile tarihi uzlaşının Desteklenmesi
ü
Kıbrıs’ta siyasi bir çözümün Teşvik edilmesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder