11 Eylül 2015 Cuma

KİTAP NOTLARIM(SHOPENAUER)

·         Canlılar dünyasında en alt aşamalarında bile hayat ilkesi birlik ve  bütünlüktür. Birliğin çözüldüğü bütünlüğün sağıldığı noktada anlarız ki hayat orayı terk etmeye başlamıştır.
·         İnsan tabiatrn damima toplar. Çünkü o akıl sahibi varlıktır vr akıl daima birlik paşinde koşar. Ama aynı zamanda insan dağıtırda. O yeryüzü sakinleri arasındaki en büyük dağıtıcıdır ve dağıttıkları bugün olduğu gibi sonunda da kendisini dağıtır. Bugün insan maddi-fiziki hem de ruhi-manevi yapısı bakımından önüne geçilmeyen bir dağılmaya maruzdur.
·         Bir yanda zenginleşen deneyim ve daha keskinleşmiş bir düşünce bilimlerin daha keskin ayrımı öte yandan devletlerin daha karmaşık çarkları sınıfların ve işlerin daha sert bir farklılaşması insan doğasının iç birliği de koptu. Mahvedici bir kavga onun uyumlu güçlerini ikiye böldü.
·         Zamanını temposu hızlanıyor mekanda iki nokta arasındaki mesafeler daralıyor hayatın nabzı, dünyanın tahammül sınırının önüne geçiyor. Çünkü dünyanın dünya olarak kalmasının en başta şartı zamanın ağının içinde tutsak olarak kalmasının yanısıra onun sakinlerine ve en başta  insana zamanın göz açtırmaması, gözlerinin önüne kurşundan bir mahmurluk oalrak çökmesidir. Fakat yinede insan bu tutsaklığı aşmaya yazgılıdır. Ama şimdi olduğu gibi zamanı zaman olmaktan çıkararak değil
·         Yapıp ettiklerinin meyvesi insanın önünde eskiden olduğundan çok daha çabuk beliriyor.  Heveslerin beyhudeliğini arzularının meyvesinin inkisardan başka birşeye gebe olamadığını görmek daha kolay.
·         Bir şeyin sahtesi gerçeğinin en büyük düşmanıdır.
·         Ahmaklar için yazanlar karşılarında her zaman geniş bir dinleyici kitlesi bulurlar. Okumayı sınırlamaya dikkat edin ve okumak için ayırdığınız zamanı da münhasıran bütün zaman ve ülkelerin büyük kafalarının eserlerine tahsis edin, onlar insanlığın geri kalanını yukardan seyreder.
·         Aslına bakılırsa hayatın bize sunduğu ıstırap ve can sıkıntısı arasında az veya çok şiddetli salınımdır. Bunun sebebi bu iki kutuptan her birinin değeri için çift yönlü harici ya da nesnel, deruni ya da öznel bir çatışmayı içinde barındırmasıdır. Haricen ihtiyaç içinde bulunmak ve yoksunluk ıstırap üretir; buna karşılık eğer bir insan sahip olması gerekenden daha fazlasına sahipse bu seferde yakasını can sıkıntısına kaptırır. Dolayısıyla aşağı sınıftakiler günlerini ihtiyaçları tedarik için sürekli bir mücadele ile geçirirken yüksek sınıflar can sıkıntısı biteviye ve çok kere umutsuz bir savaş halindedir.
·         Bir insan zihinsel bakımından sefil ve bayağı olduğu derecede topluluğa karışabilir.
·         Kağıt oyunları dünyaya ve iş hayatına bir hazırlık olabilir. Çünkü bir kimse böylelikle tesadüfi ama değiştirilemez koşulları nasıl zekice kullanılabileceğini ve bunlardan olabildiğince kazançlı çıkmasını öğretir ve bunu ypmak için bir insan bir miktar riyakar ve kötü bir işte nasıl iyi bir yüz takınabileceğini öğrenmelidir. Fakat diğer yandan tam da bu sebeple ahlak bozucudur. Çünkü oyunun bütün amacı mümkün olan her yola her türlü hile ve aldatmaya başvurarak başkasına ait olanı kazanmaktır.
·         Dünya sefalet ve ıstırapla doludur ve eğer bir insan bunlardan yakasını kurtarırsa bilsin ki can sıkıntısı her köşe başında pusuda beklemektedir.
·         Kişisel rahata erişmeye adanmış bir hayat genişlemesine genişleyecek ama asla derinleşmeyecek bir hayattır.
·         Zevkini kendi dışındaki şeylerden arayan bir insan onalrı kaybettiğinde hayal kırıklığına uğrar vemutluluğun temeli çöker.
·         Ahlaki erdemlerimiz esas itibariyle başkalarının yararınadır ama düşünsel erdemlermizden öncelikle biz kendimiz yararlanırız.
·         “Ruh zenginliği yegane hakiki zenginliktir. Çünkü diğer bütün zenginlikler beraberinde daha büyük dert ve bela getirir.” Lukainanos
·         Her insanın serbest zamanın kendisinin efendisidir.
·         İnsanlar kural olarak boş zamandan çabuk yorgun düşerler ve onu dolduracak hayali ve zoraki hedefler her türden oyun eğlence ve hobi yok ise boş zamandan çok geçmeden bir yük hatta neticede büyük bir bela haline gelir.
·         Cehalet ancak zenginlikle bir arada bulunduğu zaman soysuzlaştırıcıdır.
·         Neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder, tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi.
·         Nasıl ki yabancı bir cismin ağırlığı üzerinden hiç eksik olmayan bir yay sonunda esnekliğini kaybeder, başka bir kimsenin düşüncelerini sürekli olarak üzerinde bir baskı yahut tazyik unsuru olarak varlığını koruyan bir unsur olarak varlığını koruyan bir zihin de körelir, keskinliğini kaybeder.
·         Eğer bir kimse daha sonra üzerinde durup düşünmeksizin sürekli okursa okudukları kök salmaz, büyük bölümü kaybolur.
·         İnsanlar bütün zamanların en iyisi olanı okumak yerine hep en yeninin peşine düştükleriinden yazarlar kendi dönemlerinde şöyle ya da böyle egemen olan fikirlerin dar alanına sıkışıp kalırlar ve bu yüzden dönemin kendi bataklığı içinde biteviye çırpınıp durur.
·         Zaman zaman neredeyse salgın halinde yaygın olarak okunan herhangi bir kitabı sırf bu yüzden okumaktan ısrarla uzak durmak gerekir.
·         Bayağı kafa ne kadar da diğerleine benziyor. Nasıl da aynı tazgahtan çıkmışcasına tek biçimli. Benzer koşullar altında hep aynı düşünür görüş ayrılığı taşımazlar. Bu nedenle görüşler bu kadar şahsi, bayğı ve sınırlı.
·         Bir kütüphane çk geniş olabilir. Fakat eğer düzensiz ise küçük ama denli bir kütüphane kadar kullanışlı ve yararlı değildir. Benzer şekilde bir insan çok büyük bir bilgi yığınına sahip olabilir. Fakat kendi kendisi üzerinde düşünerek bu bilgiyi gerektiği gibi işlememişse üzerinde tekrar tekrar ve uzun uzadıya düşünülmüş çok daha küçük bir bilgi miktarındandaha kıymetsizdir. Çünkü insan ancak dört bir taraftan toğladığı bilgiyi bir araya getirip bildiği şeyleri bir doğruyu diğeriyle mukayese ederek terkip haline getirdiği zaman ona tamamen hakim ve onu kendi gücüne , melekesine dönüştürür.
·         Düşünme tıpkı bir ateş gibi bir cereyanla yahut hava akımıyla tutuşturulmalı ve konuya duyulan bir ilgi ile beslenmelidir.
·         Bir insan düşünmek istemezse bunun en güvenli yolu her ne zaman yapacak başka bir şeyi olmasa eline bir kitap alarak okumasıdır.
·         Kendi kendissine düşünmesini öğrenmiş bir insan kendi kanaatlerini kendi oluşturur, otoritelere ancak daha sonra başvurur, başvurularında amacı sadece kendi görüşlerini onlara teyit ettirmek ve böylelikle kendine olan inanacını güçlendirmektir. Halbuki kitap filozofu yola bu otoriteleri koltuğunun altına almadan yola çıkmaz. Başka insanların kitaplarını okur, onların kanaatlerini toplar ve böylelikle kendisi mahiyetine ve teşkkülüne akıl erdiremediğimiz bir robota benzer. Buna mukabil kendi kendine düşünmesini öprenmiş insan, tabiatın vücuda getirdiğine benzer kanlı canlı insanlara benzer. Çünkü eser tıpkı bir insan gibi vücut bulur. Düşünen kafa dışarıdan gebe kalır ve daha sonra onu rahminde taşır ve zamanı geldiğinde doğurur.
·         Fevkalade nadir ve yüksek yaratılışa sahip kimselerin din bilim veya sanat adı altında dünyaya getirdikleri herşey bütün çoğunluk tarafından hiç vakit kaybedilmeksizin kendi bayağı amaçları için birer araç oalrak kullanılacaktır, çünkü çoğu durumda onlar bunları kendi maskeleri haline getirecektir.
·         Bir flozofun düşüncelerini incelemek yerine hayat hikayesini okuyarak onu anlamaya çalışanlar, bir resmin kendisini göz ardı edip çerçevesinin biçim ve üslubuna dikkat kesilenlerle ahşabın iyi oyulup oyulmadığını yaldızının kaça mal olduğunu tartışanlara benzerler.
·         Dehayı hiçbir ödül onama takdir veya anlaşılma beklentisiiçerisinde olmasının eserini tamamlmaya ve yalnızlık içinde kendi şahsi refah ve mutluluğuyla ilgili her türlü mülahazayı bir tarafa bırakacak tebet getirebildiğince en büyük çabayı ve üretkenliği eserine adamaya sevk eder. Bu içgüdü böyle ortaya çıkar.
·         Bence modern çağın en büyük yanlışlarından biri insalnlara önce bir işi gösterip sonra onu sevmeleri için çaba sarf etmektir. Oysa işi sevdirmek yerine onlara sevdikleri işi yaptırmak gerekir. Sevdiği işi yapanlar insaniyet adına üretmeye ortak kimliğe katkı sağlamaya daha yatkındır. Yaptığı işi sevmeden yapan kişi sırf tüketmek için üretiyor demektir.
·         Yalnızca merak giderici ne kadar lüzumsuz bilgiye sahibiz bir düşünün.
·         Fakirliğe tahammül zenginliğin nimetine şükürden daha kolaydır.
·         “Allah az verip bezdirmesin, çok verip azdırmasın.”
·         BEN RECADAN SEN DE CEFADAN EL ÇEK.
·         VER AKLIMI AL AŞKINI EY MELEK
·         BEYHUDEDİR SENDEN İHSAN BEKLEMEK
·         MERDE KALDI AHU PEYMANELERİN
·         Bütünün düzeni hiç bir zaman toplumun tek tek üyelerinin, bütün karşısında önemsiz olan yan kaygılar ya da ihtiyaçları nedeniyle sarsılmamalıydı.
·         Karadan ayağını kesmemiş olana kaptanın bir yararı olmaz.
·         Bir şeyi usataca korumayı bilen aynı zamanda sakladığı şeyi ustaca çalabilendir.
·         Kimse gönüllü yöneticilik etmek, başkalarının dertleriyle uğraşmak, bunları gidermek istemez. Bu nedenle yöneticiliğe razı olanlara ya ücret ya da şeref verilmeli, yöneticiliğe yanaşmayanlara da ceza verilmelidir.
·         Bir insan için en büyük ceza yönetici olmayı reddettiğinde daha kötü birinin yönetimine girmektir.
·         “Mezar kapağı içeriden açlmaz.”Victor HUGO
·         Bize şikayet etmek değil idare etmek yaraşır.
·         Felsefeciler içini önü ardı boş işlerle uğraşan vesveciler takımı.
·         Bahaddin Veled Sultana Moğolları anlatırken:
·         Ömür boyunca bedenlerinin rahatlarını aramaya alışkın almadıklarından hiçbir tabiat şartından yılmazlar.
·         Akıl ve yürek birbirinin yoldaşı olmazsa düşmanı olur.
·         Devletin nizam ve kanunlarına uymak yani ulul-emre itaat farzdır.
·         Bazı şeyler yavanlaştığında bizim için sıkıntı ve utanç verici olduğunda, artık yeterince mutlu etmediğinde, onları inkar etmeye başlarız;fakat aradığımız cevaplar hep ondadır.
·         Sen bomboş bir kova gibi olmadıkça akan çeşmenin tam altında durmuşsun ne fayda
·         Manevi  ilim üç şey ile elde edilir:
·         Zikreden dil
·         Şükreden kalp
·         Sabreden ten
·         İlimsiz vücud susuz şehre benzer, kuru bir kalıptır. Vücudu ahlakla susamalı ve süslemelidir.
·         Hekim hastanın başına vardığında hasta ilaç içmekten bıkmış şerbet içmek istiyorsa hekim ilacı şerbete karıştırarak verir.
·         Her ne kadar doğal korku bütün herkes için geçerli olsa da bir erkek onun görülmesine izin vermeyerek cesur olabilir ve cesareti oluşturan şey de budur.
·         Gelecek, içinde yaşanılan an ile kıyaslandığında henüz sadece düşüncede varolmasından ötürü, bir hiç mertebesindedir ve savurganlık şimdiki anla hayvanlara özgü bir sınırlılıktan kaynaklanır.
·         Savurganlık sadece sefalete değil fakat aynı zamanda suça da sürükler ve paralı sınıflar arasındaki suçlar her zaman savurganlığın neticesidir.
·         Neden yaşayan her şeyin varoluşunun cezasını önce yaşayarak sonra ölerek ödemek zorunda olduğunu idrak edeceğiz.
·         Bir insanın tek bir karakteristik eyleminden de onun karakterinin doğru bir bilgisine ulaşabiliriz. Önemli şeylerde insanlar daha dikkatli ve ihtiyatlıdırlar. Halbuki sıradan öenmsiz şeylerde çok fazla düşünmeksizin kendi doğal eğilimlerini takip ederler.
·         Kişinin ahlaken ıslah edilmesi gerçekte mümkün olan bir şey değildir, mümkün olan kişiyi korku sayesinde o eylemi bir daha işlemekten caydırmaktır sadece. Cezalandırmanın görünürdeki sertliği gerçeğini aşmalıdır. Fakat hücre cezası aksi netice doğurur. Onun büyük bir sertliği yoktur ve daha önce başından geçmemeiş kişi onu kestiremez.
·         İdamı kaldırmak isteyenler şuna cavep vermelidir:
·         “Önce dünyadan cinayeti kaldırın, ardından idam cezası onu takip edecektir.”
·         Kuvvet asla yok edilemez ve fiilen dünyada kaldırılamaz onun her zaman yeri olacaktır. İsteyip talep edeceğimizin tamamı onun her zaman hakkın yanında yer alması ve onunla birlikte olmalıdır.
·         Genel olarak insanlar mevcut tapılarında sadece maddi güce saygı duyarlar ve sadece ondan etkilenirler.
·         Tek başına maddi güç yeterlidir; fakat böyle bir güç nihayetinde cehalet, ahmaklık ve haksızlık birlikte anılan kitlelerde bulunur. O halde bu güç şartlar altında devlet adamının ana hedefi maddi gücü akla ve zihinsel üstünlüğe boyun eğdirmek ve onu bunların hizmetine sokmaktır.
·         Cumhuriyetin özel ve kendi özüyle gelişen mahzum bu yönetim tarzında yetenekli, üstün zeka sahibi kimselerin yüksek konumlara ulaşmasının ve dolayısıyla siyasi nüfuza sahip olmasının krallık yönetşmşnde olduğundan daha güç olmasının kaçınılmazlığıdır.çünkü her zaman ve her yerde bütün koşullarda dar kafalı kıt akıllı, bayağı ruhlu kimseler üstün zeka sahiibi insanlara karşı derhal ya da içgüdüsel olarak birleşip ittifak oluştururlarve onları doğal düşmanları olarak  görürler onları bir araya getirip birbirlerine böylesine sıkı sıkıya kenetleyen şey bu tür insanlardan duydukları korkudur.
·         Cumhuriyet idareleri düşünce ürünüdürler, doğaya aykırı ve sunidirler. Bu yüzden bütün dünya tarihlerinde ancak nadir istisnalar olarak ortaya çıkarlar.
·         Cumhuriyetler kolay kurulur ama zor ayakta tutulur; halbuki monarşilerde tam tersidir.
·         Eskiden insanlar dünyanın günahlarından acı duyarken şimdi dünya borçları karşısında ümitsizliğe düşmektedirler. Nasıl ki eskiden kıyamet günü hakkında tahminde bulunuyorlarsa şimdi de er geç vuku bulacak olan devletlerin topyekün iflası hakkında kehanette bulunmaktadırlar. Ne var ki gönül rahatlığı içinde kendilerinin bunu görmeyeceğini umut etmektedirler.
·         Dinleme günleri yerine saatleri olsun.
·         İnsan nisyan içinde bulunduğuyla ünsiyet kurandır. Ve o nisyanıyla ünsiyet kurabildiği kadarıyla insandır. Ünsiyet düşünceyle kurulur ve düşünce ünsiyet içinde filizlernir. Ünsiyetin olmadığı yerde düşünce kök salmaz.(nisyan:unutma,ünsiyet:alışkanlık,dostluk)


7 Eylül 2015 Pazartesi

İBNİ SİNA’dan ÖĞÜTLER

ü  Günde bir defa kuvvetli yemek  ye. Yemek hazmedilmeden yemek yeme.
ü  Kaza hacet hengamında imsak etme.
ü  İlkbahar:
o    çok tatlı yeme
o   Sağlam kahvaltı yap.
ü  Yaz:
o    uykusuz kalma
o   Stres, öfke, küslük yok
ü  Sonbahar:
o    tuzlu, kuru, durmuş şeyleri yeme
o   Balık ye
ü  Kış:
o   çok otur
o   Ilık su kullan
ü  Yemek ile karnını tamamen doyurma.
ü  Yolculukta dinlenme aralarında gıda alınmalı fakat tedric edilmemelidir.
ü  Tam aç veya tam tok yürünmemelidir.
Ey ademoğlu; annen seni, ağlayarak doğurdu. Halbuki etrafında bulunanlar sevinçten gülüyordu. Öldüğün gün senin için onlar ağladıkları zaman sen gülünç olmaya çalış.
                Ölüyor, halbuki elde edilmiş bir şey yok. Bilmediğini bildiğinden başka.
Dünya dediğin budur. Kenetlenmesi kırılmak yapılması yıkılmak içindir.
Gazap çabuk geçerse hayalde onun sureti tekerrür etmez bozulur kin de hasıl olmaz.



ASKERİ LİDERLİK

*      Çok defa liderler astlarının gereksiz ihtiyaçları için garetlerini kısa vadeli gayeler üzerinde teksif ederler.  Uzun vadede bu, hem askere hem birliğe zarar verir.
*      Üst rütbedeki liderler astına inisiyatif vermedikçe astı gelişmeyecektir.
*      Tecrübe ile öğrenmek için astlarına fırsat vermede başarısızlığa uğrayan üst rütbedeki lider en önemli sorumluluğunu yerine getirmemiş olur.
*      Bir lider emir komuta zincirinde yükseldikçe birliğin çapı büyür, fakat birliğin hareketler, üzerindeki direkt etkisi azalır.
*      Sık sık öfkelenme, huysuzluk ve galiz konuşmak kontrol ve disiplin noksanlığı belirtisidir.
*      Askeri alanda binlerce kişinin hayatı birkaç liderin elindedir. Bu liderler tereddüt vermeyen doğruluğa sahip olmalıdır.
*      Liderler en yüksek karargaha giden raporlara doğru gerçekleri ihtiva etmelidir.
*      Muhakeme için teknik bilgi şarttır. Bu da ancak soru sormakla olur.
*      Lider insaflı tutarlı ve çabuk olmalıdır.
*      Günümüz insanlarına okullarda mahallelerde sorgulama, nalamadığını sorma sürekli neden arama, rasyonelleşme g,b, unsurlar öğretilmiştir. Bu da askerliğe yansımış erler yaptıkları işlerin nedenlerini sorgulamaya başlamıştır. Bu nedenle bir  emir verildiğinde nedeniyle birlikte ifade edilmelidir. Bu şekilde asker lidere birliğe karşı daha iyi bir davranışa sahip olur. Üstelik yokluğunuzda aynı gerekçelere istinaden benzer kararlar verilebilir. O görevi ve görevdeki sorumluluğu bildiğinde takımın amacına uygun bir ama seçebilir. Bununla birlikte bir lider her zaman neden berlitmek zorunda değildir. Bu zamanlarda arkasında vbir gerekçe olduğu anlaşılacaktır. Ayrıca asker bilemdiğinden korkar ve okunda söylenti yayılır.
*      Nasıl yapılacağını değil ne yapılacağını söyle inisiyatif ver sonucunda onu sorumlu tut.
*       Samimi hataları kabul et.
*      Astlar aşırı nezaket ve tacizden rahatsız olurlar.

PROFESYONELLİK VE  AHLAK
·         Askerlik yaşam sağlamının bir vasıtasıdır, fakat esas amacını teşkil etmez.
·         Liderlikte niyet yeterli değildir. Gaye her zaman vasıtayı haklı çıkarmaz.
·         Verilen emirler mantıklı olmalıdır. Bunun içinde arada züngün bir iletişim şarttır. Sebebi açıklanamayacak bazı görevler vardır. Liderler bunların askerler arasında memnuniyetsizlik çıkaracağını bilmelidir.
·         Standartlarla karşılaşan askerler bu standartları ihlal edenlerin cezalandırılmasını bekelr.
·         Herkes değerli olduğuna inandığı şeylere veya değer yargılarına uygun olarak yaşar. Bir insanın değer yargısı onun düşüncesini ve faaliyetlerini harekete geçirir. İnanç ve davranış farklılıkları insanların olayları farklı görmelerine farklı reaksiyon göstermelerine neden olur.{bunu neden yapıyor anlamıyorum.}
·         Bu müesseseler vasıtasıyla bir davranış kuralı yaygın hale getirilir ve bir bakıma insanların gelişmelerinin ilk safhasında güven sağlar. Sadece kensisinden beklenileni öğrenmez hareketlerinden dolayı kendi kendisi ni mükafatlandıran veya cezalandırımasını sağlayacak değer sistemi de meydana getirir.

DAVRANIŞLAR
Duruma uymanıza yardım edenler
Her birimziin tahayyül ettiği şeyi savunmazsa yardım eden davranışlar
Değerlerimizi ifade eden davranışlar
İnsanları, olayları, tecrübeleri sınıflandıramya tabi tuttuğu davranışlar,
Daha önceki tecrübelerine cevap vermeyen olaylar ve şahıslarla karşılaştığı zaman kendisinde mevcut davranışlarıyla mukayese eder.(anne- yanlış adım-asker)
BEŞERİ İHTİYAÇLAR
Bir şahsın varoluşu zihin ve duygusal dengesi için gereklidir.
Lider askerlerin şahsi endişelerinden kurtulup vazife ile ilgilenmesi için gerekli güvenliği sağlamalıdır.
                Bir işi denerse başarabileceği hissi
                Yaptığı maddi manevi işler dolayısıyla takdir hissi
                Kendini tutma hissi
                Cezalandırabileceğini değerlendirilmesi
Liderler adamlarını destekleyecek  onlara cesaret vererrek ve yardım ederek ellerinden geleni yaptıktan sonra hata yapsalar bile cezalandırılımayacaklarını gösterek, astlarını güvenini kazanabilir.
Suç işleyenler adil bir şekilde cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde kurallara uyna askerlerin samimşiyeti ve bağlılığı azalacak ; suç işleyenlerde suç cezasız kaldığı için suçu iyice benimseyecektir. Bu tip davranışlar ilk meydana gelişince süratle ve kesin oalrak cezalandırılırsa bu insan kurtarılabilir.
Kaibliyet eksizliğinden dolayı ceza vermek çok tehlikelidir.
Eğer yapabileceğinin en iyisini yaptığuında başarısız olur cezalandırılırsa bir daha denmeye kalkışmayacktır.
Gücenecektir. Bu nedenle onsa fazladan ayrı eğitim yaptırılımalı , fakat bu ilave eğitimin sebebi anlaşılır bir şekilde izah edilirse menfi tesir uyandırmayacaktır.
Kendi boş vaktinden gitmemesi için daha çok çalışacaktır.
Hayal kırıklıkları çoğunlukla küçüktür ama üstüste gelince ruhi bunalımlara neden olabilir.
HAYAL KIRIKLIĞINA KARŞI VERİLEN TEPKİLER
1.       Tecavüz/düşmanlık)
a.       Aleyhte konuşma
2.       Bahane Bulma
a.       Üstü suçlama
3.       Çocukça hareketler
4.       İnatçılık
5.       Vazgeçme(ilgisizlik,ümitsizlik)
6.       Menfilik

HAYAL KIRIKLIĞI İLE MÜCADELE
Ø  Hayal kırıklığının sebebi bulunmalı, Dış görünüşe değil özüne yönelmelidir.
Ø  Baskı yetkisiz kimselerden ve keyfi olarak geliyorsa tabii eğilim ona mukavemet etmektir.
Ø  İyi tanzim edilmiş normal bir yaşam baskısızlıktan değil baskı ile mücadele etmeyi öğrenmekle olur.
PROBLEM ÇÖZME
Hazırlık
Problem tespiti

Bilgitoplama
Karar
Hareket tarzları tespiti

Hareket tarzları mukayeesi

Seçim
uygulama
Değerlendirip uygulama


§  Her karar ümit içinde meydana gelecek herşeyin ışığında verilmelidir.
§  İvedi karar verirken uzun vadeyi düşünmek gerekir.
§  BÜTÜN KARARLAKOMUTA ZİNCİRİ İÇİNDE MÜMKÜN OLAN ALT SEVİYEDE ALINMALIDIR. BU LİDERLERN DÜRTÜ YETENEK VE KABİLİYETİNİ ARTTIRACAKTIR.
§  Üstlerin fikirlerinin tersi menfidir.
§  Asker her zaman sızlanır, sen onlar sızlanmadığında üzülmelisin.
§  Bilgi önemli değildir, bilgi üretenler geçmiş bir zihni kapasiteye sahip değildir inancı
§  Güç duruma düşerim düşüncesi
§  Üstler kötü şeyleri duymak istemezler
Ü  Liderler sosyal grupların tesirine güvenmemeye ve bunların birlik için iyi olmadıklarına inanmaya mütemayildirler. Aksine bu guruplaryüksek bir morale ve iyi bir kaabiliyete ulaşabilir.
Ü  Ordu içerisinde üçüncü gayri resmi muharebe sistemi “dedikodu”dur.
Ü  Dedikodu her zman zararlı değildir. Lider dedikodu vasıtasıyla birlik içinde neler olup bittiğini öğrenebilir.
Ü  Danışma bir adamın iyi bir iş ypmasından ötürü sırtını sıvazlamısndan azarlamak için esas duruşa almasına kadar değişebilir.
Ü  Her lider personeline yakın olmalıdır. Bir askeri yardıma ihtiyacı olduğu zaman hazır olmasıyla gerçekleşir. Lider kendisinin beğenileri, hoşnutsuzlukları, eğilimleri ve önyargıları olduğunu kabul etmelidir.
Ü  Güvenilirliği idame etmelidir.”Benim de senin gibi bir sorunum var” yaklaşımından kaçınmalıdırlar.
Ü  Danışman değişmesi için cesaret ve destek sağlar.
Ü  İyileşmesi için bilgi ve bilgi kaynakları verir.
Ü  Mevcut duygu ve düşüncelerini destekleyici rol oynar.
DANIŞMA YAKLAŞIMLARI

Q  Yöneltici yaklaşım
§  Bilginin nerede gerekli olduğunun bulunması
Q  Yöneltici olmayan yaklaşım
§  Kişisel bir konu(kitapta yoksa)
§  Kendi sorununu kendi yardım ve rehberliği ile çözmek
§  Bu yolda onunla olduğu hissi verir.
Q  Seçimli yaklaşım
§  Yöneltici+yöneltici olmayan
§  Herkes yardım istemez bu nedenle lider personelinden yardıma ihtiyacı olanları anlayacak kadar tanımalıdır.
SESSİZ AĞLAMA EMARELERİ
«  İyi bir icracı normalin altında görev icra eder.
«  Dikkatsiz davranışlarda bulunur.
«  Aşırı derecede içmeye başlar.
«  Kasıtlı olarak olumsuz davranışlar sergiler.
«  Toplantı uzatır.”Bir kişinin bir sonucu varsa ne olur?” gibi sorular sorar.
         i.            Görüşmenin ilk bir kaç dakikası en kritik zamandır. Bu safhada sahne hazılanır ve görüşmenin tümü için hava yaratılır.
       ii.            Görüşlerinin önemli olduğunu hissettirmelidir.
      iii.            Görüşmeyi yönetmelidir.
     iv.            Bazen müzakere yavaşlayabilir. Lider bu durumda sorular sorarak bunu hızlandırabilir.
       v.            Evet-hayır sorusundan çok kim, nerede, niçin , ne gibi sorular hem ayrıntı hem de zaman kazanma açısından önemlidir.
     vi.            Görüşmenin amacı elde edildiğinde konuşmayı bitimek için nazik ve arkadaşca bir hava içinde danışan serbest bırakılmalıdır.
o   Bir lider eğer birliğini etkileyemezse görevini yapmamış olur.
o   Biray teşvik, telkin, mükafat, ilgi bekler. Bu gereksinimlerin temininde yapılan hata ciddi sorunlara yol açar.
o   Otoriter lider personeli karar vermede kullanır ama karar hakkını kendisinde tutar.
“bu sorunun çözümlenmesinde önemli katkısı olacak herkesi dinledim mi?”
o   Moral askerin davranışının özet toplamıdır. Moral disiplin birlik ruhu ve beceridi tohumlarının ekildiği bereketli topraklardır.
§  Davaya ve göreve inanmayı öğret
§  Kendine, liderine, eğitimine güvenmeyi öğret
§  Etkin bir mükafat sistemi tesis et
§  Aileleriyle olan bağını güçlendir.
o   Birlik ruhu: Birliğin üyeleri tarafından gösterilen o birliğe bağlılık guru ve heycandır.
§  Yeni gelen personele birliğin tarihi, personellerin ve halihazır rolünü içeren bildiriyle karşılar.
o   Disiplin: Emirlere kati olarak uymayı ve emir mevcut olmadığında uygun karakterin başlatılmasını mümkün kılan birey ve grup davranışlardır.
§  Kendi davranışlarınla örnek ol.
§  Ceza ve mükafatta adil ol.
§  Kendiliğinden disiplinlerini geliştirilmesini teşvik et.

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE
                Uyuşturucu kulanmak düşünülerek verilen bir karar olmaktan ziyade; içerisinde bulunulan ruhi durumun sonucudur. Bu nedenle de bu vakalar bireysel ele alınmalı, kişiler gruplaştırılmalıdır.
                Ceza verilmeden önce şunu düşünmek gereklidir.
                               “ceza mı önemlidir yoksa o kişinin ilerideki çalışması mı?”
                Diğerlerine ders olsun diye bir kişiye aşırı örnek ceza vermek yarardan çok zarar getirir.